"Hikayeleşen Kareler, Fotoğraflanan Cümleler"

Güneşli bir hafta sonu... Ender’le bir röportaj dönüşü bir iki çay içmek için meydandan doğru parka yürürken, çerezciyi geçince, sağda duvarın dibinde gördük Ali Ekber’i. Önündeki ayakkabının üzerinde elleriyle sıkı sıkı tuttuğu fırçalar bir gidip bir geliyordu. İkimizin aklına da aynı şey düştü tabii. Eller, dur durak demeden işleyen eller.
Parkta çay ve poğaça ile nefsimizi körelttikten sonra meydana döndürdük yine yüzümüzü. Ali Ekber bu kez Yapı ve Kredi Bankası’nın önündeydi. Elleri önünde müşteri bekliyordu bu kez. Merhaba diyerek yaklaştık yanına. Fotoğraflar için izin istedik. Sağ olsun kırmadı bizi.
“On yıl önce geldim Kars’tan buraya, biraderin yanına… 54 yaşındayım. Kardeşim dışardan ödüyor sigortamı.” Kars merkezde bir okulda hademelik yapıyormuş gelmeden önce. Kendisi hakkında konuşmaktan hoşlanmadığı her halinden belliydi, neden niçin sorularıyla yormak istemedim o yüzden. Kars güzel yer dediğimde “Güzeldir Kars” derken gözü mü parladı, bana mı öyle geldi emin değilim.




Tam “Az insan kaldı boyacıya ayakkabı boyatan” diye söze başlarken bir müşteri geldi. Sözümü duydu ve “Her şey azaldı, her şey!” dedi. Ali Ekber bir yandan ayakkabıyı boyamaya başlarken “Hazır boyalar çıktı, boyacılık öldü” diye devam etti. Müşteri söze karıştı yine. “Hazır boya mı, yaramaz o yaramaz” diye söylendi. Ali Ekber onayladı onun bu sözünü. “Bu boya ayakkabıyı hem temizler, hem de deriyi besler, ömrünü uzatır” diyerek son noktayı koydu.





Önce boya sürüldü ayakkabılara, bir süngerle iyice yedirildi. Ayakkabı mat bir görünüm aldı. Sonra Ali Ekber parmaklarının arasında bir kumaş parçasını döndürdü. Bir elinde tuttuğu cila kutusuna sürdü kumaş parçasını. Sonra ayakkabıya… Bir kutuya, bir ayakkabıya… Ardından fırçalamaya geldi sıra. Sıkı sıkı fırçalandı ayakkabılar. Her fırça darbesinden sonra biraz daha parladı ayakkabının derisi. Müşteri ayakkabılarına baktı, sonuçtan memnun kalmış bir yüz ifadesiyle 5 lira uzattı.







Pazartesi daha çok iş olduğundan söz etti sonra Ali Ekber. Pazara inen köylüler daha çok boyatıyormuş ayakkabı. En iyi günde 5-6 kundura boyadığını söyledi. “Yazın o da olmaz, çünkü sandalet giyiyor herkes, terlik giyiyor.”
Son olarak Burhaniye’ye söylemek istediğin bir şey var mı diye sordum. Biraz mahcup gülümsedi. Kısık bir sesle “Ayakkabılarınızı boyatın” dedi.