"Hikayeleşen Kareler, Fotoğraflanan Cümleler"


Doğuştan aşık bir adam; Halil İbrahim Aldemir… Aşk bünyesine yapışmış, belli ki ölene kadar bırakmayacak onu. Bu dünyada sekseninci yılını yaşarken, siz onu dinlediğiniz sürece, bir bardak su bile istemeden, fasılasız tellere vurup türküsünü söylediğine göre!.. Zaten kendi de iki lafın birinde tekrar etmeden duramıyor, 'Aşk olmadan meşk olmaz ki!'
Saz çalmayı da, sonradan mesleği olan sağlık işlerini de 1967'de İzmir Narlıdere'de askerlik görevini yaparken öğrenmiş ve doğup büyüdüğü kasabası Burhaniye'ye döndükten sonra yirmi yıl Burhaniye Cezaevi'nde sıhhiye memurluğu yapmış. Hepsinden memnun olduğu 4 tane de çocuk yetiştirmiş; iki kız Nazan, Semra ve iki erkek Hasan, Rıza...
Boğalı Park yakınında mütevazi evinde, mütevazi bir hayat sürüyor şimdi eşi Hikmet Hanım'la birlikte. Hava güzelse kapının önüne bir tabure atıp sazıyla sözüyle hayata seslenip duruyor.
Son bir söz daha onun dilinden. Şöyle diyor latifeyi seven Halil İbrahim Amca:
"Allah kimseyi ayırmasın eşinden,
Hanım nereye giderse giderim peşinden"





"Sende doğdum sende büyüdüm
Denizinde yüzdüm sahilinde yürüdüm Benim canım Burhaniyem.
Cennet gibidir her bir yanı
Mis kokuyor toprak ile bağı
Sende geçti gençliğimin en güzel çağı Benim canım Burhaniyem.
Gidip görülecek vardır
Pek çok güzel yerin
Sahilinde Orjan ile Ören'in
Ayrılmak istemez canı
Gidip de görenlerin
Benim canım Burhaniyem.
Size derim can kardaşlarım
Size derim can yoldaşlarım
Şu güzel beldemizin
Kadir kıymetini bilelim
Elele verip temiz tutup kirletmeyelim
Şen olasın, gül olasın
Benim canım Burhaniye’m."
Halil İbrahim Aldemir