top of page
31_1280x853.JPG

Sanayi’de görüşmeler yaptığımız günlerin birinde tanıştık demirci Çetin Savaş ile… Sessiz, mütevazi, işine odaklanmış bir insan...

30_1280x853.JPG

Kendisiyle uzun ve kapsamlı bir söyleşi yapamasak da Burhaniye’nin Şahinler Köyü’nde doğup büyümüş biri olduğu için farklı bazı konulara değinebilme olanağını yakaladık onunla…

10_1280x853.JPG

Çetin Usta, kaç yıldır bu işin içindesiniz?

Ben otuz senedir bu işi yapıyorum.1965 yılında Şahinler Köyü’nde doğdum. On üç yıl çıraklık yaptıktan sonra 1990 yılında kendi dükkânımı açtım. En başından beri de sanayideydim.

28_1280x853.JPG
27_1280x853.JPG
24_1280x853.JPG
13_1280x853.JPG
32_640x960.JPG
19_1280x853.JPG

Hala köyde mi yaşıyorsunuz?

Yok, artık Burhaniye’deyiz ama köyle bağlantımız var hala tabii…

Topraklarınız var mı? Siz ya da başkaları o topraklarda tarım yapıyor mu?

Hayır, zaten artık sadece zeytin kaldı.

Köydeki hayatın geçmişinden söz edelim mi biraz? Özellikle tarımla ilgili gelişmelerden…

Ben köyde yetiştim, ilkokulu köyde okudum. Buğday yulaf arpa her şey ekiliyordu. Şimdi hala yapan var ama gitgide azalıyor ekim işleri. Önceleri benim babam mesela ürününün bir çuvalını tohum diye bırakırdı, şimdi her yıl gidilip parayla yeniden tohum alınıyor. Artık bir sonraki seneye bıraktığın buğday tohum yapmıyor. Buğdayın kokusu bile değişti. Bu olay on beş senedir falan böyle.

Küçükbaş, büyükbaş hayvancılık da çoktu benim çocukluğumda. O yüzden çocukken hayvan otlatmak çocukların işiydi. Okuldan çıkar koyun bakmaya giderdik.

O zamanlar ilkokul köydeydi değil mi?

Evet, şimdi köydeki çocuklar taşımalı sisteme geçtiler. Şarköy’e geliyorlar okula. Bir de büyükbaş hayvancılık zenginlerin eline geçti. Köylünün artık gücü yok bu işi yapmaya.

Peki köylü ne yapıyor artık?

Dedim ya, bir tek zeytin kaldı. Bizim köyün ovası var. Eskiden pamuk salatalık aklına ne gelirse ekilirdi. Gitgide kesildi hepsi.

Sizin aklınıza bu meslek nereden geldi?

Baktım babam kendi işlerinde giderek daha çok zorluk çekiyor. Beni çırak ver dedim. 12 yaşında bir demircinin yanına çırak verdi o da beni. O gün bugündür bu işin içindeyim.

25_1280x853.JPG
4_640x960.JPG
17_640x960.JPG

Dükkânın içine daha alıcı bir gözle bakınca dört bir yanda demirden malzemeler olduğunu görüyorum. Kaynak makinesi de belli ki atölyenin en önemli aracı.

Biz demir ile ilgili her işi yapıyoruz.  (Eliyle çırağın tek tek elden geçirdiği demirleri göstererek) Mesela bu çubuklar pencere korkuluğu için hazırlanıyor. Çubuklar dövülmüş hazır geliyor. Bu çubuklara izli deniyor. Makinede dövülmüş bunlar. Düz değil de dönmüş olanlar zanaatkâr tarafından yapılıyor. Fabrikadan çıkan bu dövülmüş çubuklar. Uç kısımları sivri de yapılabiliyor. Ev ya da iş yerlerinin camlarına ya da bahçe duvarlarının üzerine demirler yapıyoruz. Apartmanlarda çelik kapıların güvenliğine itibar etmeyenler bir de demir kapı yaptırıyorlar ayrıca. Merdiven basamakları da var.

7_1280x853.JPG
23_1280x853.JPG
21_1280x853.JPG
9_640x960.JPG
3_640x960.JPG

İşler nasıl?

Eski yıllara göre iş azaldı, bir de eleman yok. Okullar sekiz yıllık olunca sanayide çırak bitti. Liseden sonra çocuk ne bize yarıyor, ne de babasına. 18 yaşındaki çocuğu alıp ne yapacaksın ki?

Sizin çocuğunuz var mı?

Dört tane kızım var benim.

Sizin çocukluğunuzdaki, gençliğinizdeki Burhaniye ile bugünkü Burhaniye arasında ne gibi farklılıklar var?

Çok gelişti Burhaniye ama iş konusunda değil. İş konusunda eski zamanlarda daha canlıydı. O zamanlar üç dört tane elemanla çalışıyordum, sen düşün. Nüfus arttığı halde niye böyle bilmiyorum. Tabii başka nedenler de var. Ben kapı pencere yapıyorum en çok. Şimdi alüminyum doğrama çıktı. Etkiledi tabii bizim işleri.

1_640x960.JPG
8_640x960.JPG
6_1280x853.JPG
20_1280x853.JPG
2_1280x853.JPG
15_1280x853.JPG

İşinizin dışında da bir hayatınız var tabii. Eve gittikten sonra neler yaparsınız?

Benim kahve hayatım var. Öğretmenler mahallesinde oturuyorum. Akşam kahveye çıkarım. Okey oynarım. Çoğu esnaf oradadır zaten. Pazar günleri köye gideriz. Zeytini kendimiz toplarız.

Burhaniye göç alan bir kasaba. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

 Çok da tanımadığımız bilmediğimiz yabancılar gelmesin isterim. Ama bilmem ki işte…

Dedim ya Çetin Usta uzun konuşmayı seven biri değil, cevapları hep kısa tutmayı tercih ediyor. Kendisini yorduğumuzu hissediyorum. Peki son olarak şunu sorayım? En güzel nerede dinlenirsiniz Burhaniye’de diye soruyorum. Ne yalan söyleyeyim aklımdan geçen cevabı veriyor.

Ben en güzel evimde dinlenirim.

Peki çocukluğunuzda gençliğinizde iş dışında neler yapardınız? Sosyal hayatınız nasıldı? Sinema varmış o zamanlar, siz gider miydiniz?

Vallahi ben hep çalıştım. Sinemaya gençliğimde gittim ilk kez. Ama köye sinema gelirdi.

Aklıma yıllar önce dinlediğim Sinemacı Şerafettin’in hikâyesi geliyor o sırada. 60’lı yıllarda köy köy dolaşıp eşeğinin sırtında taşıdığı film makinesiyle Madra’ya sinemayı götüren adam. Soruyorum.

Ben çok küçüktüm, ismini bilmem. Köy meydanında ya da avlu gibi bir yerde bir duvara yansıtılırdı görüntü. Bütün köy sinema seyretmek için orada olurdu. O zamanlar köyde genç nüfus da çoktu. Çünkü köyde yapacak iş vardı.

Sabah kaçta açarsınız dükkânınızı?

Sekiz buçukta açarım. Yaz aylarında akşam sekiz dokuzlara kadar sürer. Kış mevsiminde daha erken biter, akşam karanlığı bastı mı gideriz.

5_1280x853.JPG

©00:00 December 8 th 2016 by Filiz Engin, Ender Kurt. Proudly created with Wix.com

bottom of page