"Hikayeleşen Kareler, Fotoğraflanan Cümleler"

Bilmem biliyor musunuz, Öğretmenler Mahallesi’nde Sunar Sitesi’nin tam karşısında minicik bir dükkân ve o dükkânda dur durak demeden eskiyi yeni yapan bir çift el var. Ellerin sahibi Selim, Terzi Selim… On yaşında terzi olan abisinin yanında başlamış bu zanaatı icra etmeye. “Yirmi iki yıldır bu işi yapıyorum,” diyen Selim Kasabamıza on yıl önce gelmiş. O gün bugündür aynı adreste…
“Yeni kıyafet üretmiyorum, çünkü talep yok,” diyor. “Hazır kıyafetler artık çok ucuz. O yüzden tadilat yapıyorum sadece. Ama bu konuda yelpazemiz geniş. Deri ceketten, abiyeye, kürkten paçaya, hatta perdeye yatak örtüsüne kadar aklınıza ne gelirse...”



Soruyoruz, “Peki bu iş bir aileyi geçindirecek gelir oluşturabiliyor mu?” “Tabii,” diyor, “Bence iki konu önemli. Bir tanesi işini iyi yapmak, diğeriyse insan ilişkilerinin güçlü olabilmesi…” Gözlerine bakınca ne demek istediğini daha iyi anlıyoruz. Hani gözünün içi gülüyor derler ya, öyle bir insan Selim. İnsan insandan ne ister ki zaten? Tatlı dil, güler yüz, eh verdiğin işi de istediğin gibi yapılmış geri alıyorsan daha ne olsun?


Yaptığı işi sevip sevmediğini soruyoruz bu kez. Biraz düşünüyor. “Mesele sevip sevmemek değil,” diyor sonra. “Ne iş yapıyorsan onu en iyi yapmak için çaba göstermek önemli olan.”

Terziliğin özellikle sabırlı olmayı gerektiren bir iş olduğunu düşündüğümüzü söylüyoruz. “Doğru,” diyor. “Meslek mi bana sabrı öğretti yoksa benim kişiliğim böyleydi de mi ben bu mesleği yapabiliyorum, onu bilemiyorum tabii. Çünkü dediğim gibi on yaşımdaydım başladığımda.”


Bir çırağı olup olmadığını sorduğumuzda, şöyle cevap veriyor Selim: “Bu meslekte gelecek görmüyorlar, üzülüyorum doğrusu. Oysa çok az bir sermayeyle başlanabiliyor terziliğe ve kazandıran bir meslek. Ben bu işi yaptığım için kendimi şanslı görüyorum. Bir kere kendi işimin patronuyum, insanlarla iletişim halindeyim, üstüm başım temiz. Sonra bir ticari kayıp yaşamıyorum hiçbir zaman.”



“Eskiyi yeni yapmayı seviyorum ben. Mesela şu parçalar bir kot pantolondan kesildi ve yelek olacak. Başkası bununla uğraşmak istemeyebilir ama ben bunu yapıp bitirdiğimde mutlu olacağımı biliyorum,” diyen Selim’in insana huzur veren yüzünü ve yaptığı işe önce kendisi değer veren tavrını cebimize koyarak ayrılıyoruz dükkândan. Bundan böyle eski giysilerimizi elden geçirirken, onlara bir de Selim’in gözünden bakacağız. Kimbilir eskidiği için atmayı düşündüğümüz bir gömlekten ya da pantolondan belki de o yeni bir çanta, bluz veya bizim aklımıza gelmeyen yeni bir nesne yaratıverir.
